15 Eylül 2010 Çarşamba


                                             ELLERİMLE BÜYÜTTÜĞÜM
             Onları ilk gördüğümde sadece düşündüğüm şey , ne kadar minik olduklarıydı. Küçücük insanlardı. Aynen benim gibi elleri ve gözleri vardı ve benim gibi oyuncuydular. Önce sıra olduk ve birbirimizi süzdük dikkatle. Daha çok onlar beni süzdüler galiba. Ben bir taneydim. Onlar ise üç düzine kadar. Bu "öğretmen, öğretmen" dedikleri neye benzer bir şey acaba diye baktılar.Sonra benim de onlar gibi olduğumu anladılar galiba.
                   İnanılmaz şekerler hepsi. Çok komikler, her söyledikleri çok komiğime gidiyor da zor duruyorum gülmemek için, alınmasınlar diye. Dudaklarımı ısırıyorum, bazen komik sesler de benden çıkıyor, bakıyorlar bana. Öğretmen krize mi girdi diye...
                   Bugün  el kasları gelişsin diye hamurdan elmalar, bebekler, kuleler, koltuklar, toplar yaptılar büyük bir sabırla. Oynadılar rengarenk hamurlarla hevesli hevesli. Boyalarını çıkarıp resim yaptılar sonra istedikleri renklerle.
                   En sonunda birisi dedi ki, ağlamaklı bir sesle "Öğretmenim çok acıktım ne zaman yemek yiyeceğiz acaba?"
                               

13 yorum:

Hayal Kahvem dedi ki...

Hey Aylardan Şubat, hayırlı olsun yeni öğrenim yılınız. Ne şanslı öğrenciler! Böyle tatlı öğretmenleri var. Aaa! Ağlayan yok mu? İlla olur ya hani 1. sınıfta:)
Sevgiler.

"Sihirbazın şapkasında sıkışıp kalan tavşan" dedi ki...

şimdiki çocuklar çok şanslı valla :)) Bizim zamanımızdaki öğretmenler cetvelsiz gezmezlerdi :))

Aylardan Şubat dedi ki...

Hayal Kahvem,
Teşekkür ederim güzel iltifatlarınız için.
Bir zamanlar sizin de çok şanslı öğrencileriniz vardı.Hayali cihan değer şimdi...
Bekliyoruz sınıfa ama böyle uzaktan olmaz. Mesela saat onda buluşalım kordonda.Ya da okul çıkışında kahve dünyasında.
Sevgilerimle...

Aylardan Şubat dedi ki...

Selam Sonbahar,
Eeee birşeyler değişiyor artık. Bizim zamanımızdaki gibi değil şimdiki bebeler. Bizler okullarda "hayt, huyt" ile büyüdük ya şimdikiler sevgi ile büyüsünler diye tüm çabamız. Sevgi ile büyürlerse belki kalp kırmamayı, çalmamayı, bencil olmamayı, kendisi gibi olmayanlara da saygılı olmayı öğrenecekler diye umuyorum. Onların arasından ne romantikler çıkacak bir bilseniz, güzel bir şarkı duyunca hislenecekler,şiir yazacaklar,duygu ve düşüncelerini özgürce ifade edecekler ve istedikleri gibi istedikleri biçimde yaşayacaklar.
İlk günlerin duygusallığı ile...

Hayal Kahvem dedi ki...

Sevgili Aylardan Şubat,
Eski öğretmenlik günlerime döndürdünüz beni:)

O değil de Aylardan Şubat, acaba gelsem sizin sınıfa.. Yemek yemeği öğretsem romantik şarkılarla:)
Aaaa!Kendi fikrimi kendim beğendim iyi mi? Tek çocuk bile yemek yerken naz etmez de ailelerden dua alırsınız... Sevaba girersiniz valla:))

Kahve mi? Yooo... Olmaz!

"Sihirbazın şapkasında sıkışıp kalan tavşan" dedi ki...

Aman efendim, sayın A.Ş.
yorumunuz da gerçekten bir öğretmene yakışır şekilde, didaktik, kafa açıcı olmuş. Ne diyeceğimi bilemedim...

Evet, o bebeler büyüyecekler, iyi insan olacaklar, sevmeyi öğrenecekler önce, karşılıksız sevmeyi...

Hem demiş ya şair : "Dünyayı Güzellik kurtaracak / Sevmekle başlayacak herşey"

efendim, sizin yedicüceler çok şanslılar, umarım ve dilerim bunun farkına tez zamanda varırlar :)))

Saygılar...

Aylardan Şubat dedi ki...

Sevgili H.K.
Demek benim miniklere yemek yemeği öğreteceksiniz. Olabilir, hay hay...
Aaaa,niye kahve teklifimi geri çevirdiniz şimdi anlayamadım?
El cevap, tez zaman lütfen:))

Aylardan Şubat dedi ki...

Bilseniz Tomrukcan, ben ne çatlak bir öğretmenim. Tanıştığım pek çok kişi bana bir şeyler anlatırken ben onların çocuk olduğu zamanları ve sırada ki hallerini hayal ederim. Hatta bazen onlara derim. "Sen uslu bir çocuktun öğrenciyken, sen çok yaramazdın bence okuldayken,sen iyi kopya çekerdin bence..."gibi yorumlar da bulunurum. Hatta ileri gidip içimden çok sevdiklerim için keşke benim öğrencim olsaydı diye de düşündüğüm olur. Minik ve yalansızken nasıl göründüklerini görmek isterdim. Buna tanıdığım pek çok kişi dahil.

Hayal Kahvem dedi ki...

Aman Hocam estağfurullah, neler yazmışsınız kendinize:) Olur mu öyle şey? Siz öğretmenlerin yüz akısınız. Öğrencileriniz şiir ezberleyerek bitiriyor okulu bir kere... İnanın sadece bu yeter, başka bir şey öğretmeseniz de:)

Düşünsenize:

Müfettiş gelmiş sizin sınıfa.
Soruyor bir çocuğa. 1. sınıf ya..
"Birer birer sayabilir misin yavrum bakıyım?" diyor. Sizin öğrenci başlıyor:Önce "bir" diyor.
Sonra "Bugün iki kez yağdı yağmur/
iki kez eskidim sanki..... /hep iki şömine yandı yüreğimde/birinde ateşti diğerinde kül" diye Yılmaz Odabaşı'nın İkinin Şiiri'ni okuyor.
Müfettiş düşüp bayılıyor:)Mesela... Hayal benim değil mi:)) İnanın devam ederdim şimdi müfettiş sordu, sizin öğrenci cevaben şu şiiri söyledi diye ama yorumu uzatmayayım, sonra benim yorumlarım yazıdan uzun olabiliyor:))

Önünüzde düğmemi ilikliyorum Hocam. Bu yorumu da inanın bana ayakta hazırolda yazıyorum. Eee.. Artık bir kırmızı kurdele hazırlayın bu azimli takipçinize:)
Saygılar,

"Sihirbazın şapkasında sıkışıp kalan tavşan" dedi ki...

hıımm.. anlaşılan A.Ş. bir bakışta veya bir yazışta, karşısındakinin nasıl bir çocukluk geçirdiğini tahmin edebiliyor :)))

Mesela HK nin yazdıklarından onun nasıl bir çocuk olduğunu tahmin edebilir misiniz? :)))

Aylardan Şubat dedi ki...

Bence benim öğrenciler şöyle saymalı sayıları, Cemal Süreya'nın şiirinde olduğu gibi
"Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu / İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük.” Neden olmasın?
Çok alemsiniz H.K. ve S. iyi malzeme oldum sizlere.Şimdi matematik derslerimde kulaklarınızı çınlatacağım, aklıma geleceksiniz ister istemez.
H. K' nın çok duyarlı ve sevimli bir kız olduğunu, aynı zamanda derslerde kikirdeyen neşeli bir afacan olduğunu hayal ediyorum.

Hayal Kahvem dedi ki...

Hımm.. Cemal Süreya'nın şiiri benim de aklıma geldi gelmesine ancak.. Hımm.. Nasıl söylesem o şiirin içinde öpmek falan olunca müfettişe fazla gelir diye düşündüm:)Öğrenciye Yılmaz Odabaşı'nın İkinin Şiiri'ni söyletmeyi tercih ettim.

Müfettiş başka bir çocuğa da "senin baban ne iş yapıyor?" diye sorsa misal bu ya... Sizin öğrenci kalkar ayağa ve başlar Can Yücel'den okumaya: "Ben hayatta en çok babamı sevdim-Bilmezdi ki oturduğumuz semti-Geldi mi de gidici - hep , hep acele işi-Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi-Atlastan bakardım nereye gitti-Öyle öyle ezber ettim gurbeti"
Sizin müfettiş çocuğun cevaben verdiği şiire mi şaşsın, yoksa babasının maarif müfettişi olduğunu duyunca hazırola mı geçsin bilemez tabii:)) Bu sorular cevaplar böyle uazar da uzar öğretmenim...

Demek HK nın yazılarından böyle bir çocuk olduğu sonucunu çıkardınız. Ben yorum yapmayayım... Çok naziksiniz A.Ş.. Teşekkür edeyim:))Eyvallah sağolun:))

Aylardan Şubat dedi ki...

Yorumunuz beni çok keyiflendirdi. Çok teşekkür ederim. Siz bızdıklara bir nazar edin bakalım, kararı o zaman verirsiniz ne okuyacaklar diye.
Selam ve sevgi ile.