2 Ekim 2010 Cumartesi

              Yüksek ateşle  yatarken, sürekli burnumu çekip, gripten yaşaran gözlerimin buğusu ile,  bir elimde ıhlamur bardağı, bir elimde Ahmet Ümit ' in romanı ,kırgın ve suskun zaman geçiriyorum.
               Biraz kalkıp koltukta okumama devam edeyim diyorum. Evde herkes penyelerle dolaşırken ben kalın hırka , çorap ve polar bir battaniye ile gezinince çok komik  bir görüntü sergiliyorum. Ateşim var ama üşüyorum elimde değil.  Koridordan geçerken bir anda aynaya takılıyor gözüm. Kitabımın sayfalarına  gömülmek üzere koşuyorum içeriye. Ne iyi yapmışım da almışım bu kitabı diyorum, bizim buralara yeni geldi sanırım. Hani ilaç gibi geldi desem ,yalan olmaz. Bir kitap eğer içinde İstanbul varsa daha kıymetli oluyor benim için.