22 Mart 2011 Salı

Kayıp Yazı

 
 Bu gün seni düşündüm yine. İki satır bir şeyler karaladım  kağıda. Sonra onu güzelce katlayıp bir yerlere sakladım kimseler görmesin diye. Şimdi bulamıyorum...
 Dağılmışım bu günlerde. Özlemişim seni sonra. Sen bilmemişsin, kimse bilmemiş. Ben bile bilmiyecektim  bunu eğer ki, bir kitabın arasından elime düşmeseydi, yıllar önce çekilmiş resmimiz. Gülümsüyorsun orda, nasılda içten, nasılda sıcak. Sanki konuşuyor gözlerin. Resmimize bakıp diyorum ki:
"Eğer bir insanın rüyalarına girmesini istemiyorsan, ne yapmalısın?"
"Kimmiş o?" diyorsun kaşlarını biraz çatarak.
"Sen..." diyorum.
"Ciddi misin, kırılırım ama?" diyorsun.
"Kırılma."diyorum ...İşte o  anda bir ses bizi dışarıya çağırıyor..
Resmin kenarından gri dumanlar çıkıyor. Kağıt yavaşça bükülüyor," s "çizer gibi. Dayanılmaz bir pişmanlıkla mutfağa koşuyorum elimde bir kenarı hızla yanan fotoğrafla. Çeşmenin altına tutuyorum. Kurtarıyorum bir parçası yanmış fotoğrafı.

10 Mart 2011 Perşembe

Okul ve Yalnızlık


                                                                       PENCERE

Okulun penceresinden dışarı bakıyorum. Çıplak dallarını  yukarı uzatmış yalnız ağaç ile bakışıyoruz. Seni de kimse anlamıyor mu?diyorum. Gülümsüyor. Benimle mart rüzgarında şemsiyeli ve koşuşturan insanları seyrediyor. Bir yerlerde zil çalıyor...Bir türkü tutturuyorum.Çocuk seslerine karışıyor sesim.