17 Nisan 2011 Pazar

BANK



O bankı ne çok aradık. Hani meşhur bankı. Sanırım yerinde yoktu. Yoksa biz başka yerde mi aradık?
 Yine de ümitsizliğe kapılmadık. Biliyorum bir gün bulacağız. Üstüne yazacaklar" Bu bank o bank" diye.

 Şebboyları kolaya koklaya   devam ettik yola. Taksim her zamanki gibi insan seli. O sele kapılıp aktık biz de bir süre. Sinemaya geldiğimizde ilk önce SAÇ filmini seyrettik. Sonra hiç nefes almadan koşa koşa bir diğerine girdik.

 Filmin adı "ŞİİR" ise o film seyredilmeli bence.

  İstanbul Film Festivalinin son gününde şiir seven dört kafadar "ŞİİR"  gibi bir filmde buluştuk.

  Birimiz uykusuz ve güzel bir gecenin ertesinde, birimiz dostlarla karşılaşmanın heyecanında, birimiz festivali dolu dolu yaşamanın mutluluğunda, birimiz (ki bu ben) İstanbul sarhoşluğunda,  güzel saatler geçirdik.

  Hele ki İstanbul da, hem de göbeğinde bol köpüklü kahvelerimizle, kitaplardan, sinemadan ve yaşamdan az da olsa dem vururken,  fonda Ajda' nın buğulu sesi ve esen rüzgar...
  Teşekkürler Hayal Kahvem, Momentos ve Nessuno...
  Teşekkürler hayat, bize her an değişik güzellikler yaşattığın için.