EYLÜLDE GEL
Tatil geldiği zaman
Ağlarım ben inan
Gidiyorsun işte
Arkana bakmadan
Nasıl geçer bu yaz
Ne olur bana yaz
Sen sen sen
Sen bir ömre bedel
Yok yok yok
Gitme gitme gel
Eylülde gel
Okul yolu sensiz
Ölüm kadar sessiz
Geçtim o yoldan dün
İçim doldu hüzün
Yapraklar solarken
Adını anarken
Bekletme ne olur
Eylülde gel
Konuşmadan yürüyelim gireyim koluna
Görenler dönmüş hem de mutlu diyecekler
Ağaçlar sevinçten başımıza konfeti gibi
Yaprak dökecekler ...
Bu şarkıyı çok severim. Her eylül geldiğinde de söylerim. Bir kızın okulundan birine aşık olduğunu ve eylülün gelmesi ile okula başlayıp sevgilisine kavuşmasını hayal ederim...
10 yorum:
Hey, Aylardan Şubat, benim de çok sevdiğim bir şarkının sözlerini yazmışsınız.. Ardından da “ Bir kızın okulundan birine aşık olduğunu ve Eylül'ün gelmesi ile okula başlayıp sevgilisine kavuşmasını hayal ederim...” diye yazmışsınız ya.. Ne diyeceğim.. Üzgünüm ama bu şarkı bana neyi hatırlatıyor biliyor musunuz? Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum.
“Yok artık, pes vallahi.. Bu kadar olmaz!” diyeceğinizi çok iyi biliyorum.. Şeyy.. Ne yalan söyleyeyim her Eylül’ü ben de hasretle beklerdim. Beklerdim beklemesine fekant… Şu sebepleydi.
Bakın şimdi.. "Kıvırcık Salata" var ya, altı ay hasretle beklediğim bir sevgili gibiydi. Sadece kışları çıkardı piyasaya benim çocukluğumda. Kendini acayip özletirdi. O kadar severdim ki anlatamam. O zamanlar mevsiminde gelmesini beklediğim bir sevgili gibiydi ya, ne zaman çıkarsa bizim pazardaki manavın tablasına, onu uzaktan görürdüm ve ahhh... içim giderdi. Kıvırcık salata, sanki Eylül ayında geri gelen bir Alpay şarkısıydı. Ben mevsimi gelip kıvırcık salataları gördüğüm zaman aynen şöyle olurdum: Eylül'de gelirdi. Görenler dönmüş hem de mutlu derlerdi. Ağaçlar başıma konfeti gibi yaprak dökerlerdi... İnanın aynen böyleydi:)
Demek kıvırcık salatayı bu kadar seviyorsunuz. Sağlıklı seçimleriniz olduğunu duymak ne güzel. Zaten neşeli bir kişiliğiniz olduğu su götürmez bir gerçek. Size kıvırcık salatalı bana çoban salatalı nice eylüller dilerim.
Efendim, Alpay'ın "Eylülde Gel" şarkısı da tıpkı Berkant'ın "Samanyolu" şarkısı gibi "ömür boyu sürecek" türde bir şarkı. Bunu dinleyipte öğrencilik yıllarına gitmeyen, aklına o günleri getirmeyen yoktur sanırım. Kimimiz derinden bir acı hissederiz, kimimiz "acaba hakkaten beni seviyormuydu?" diye içimizden geçiririz. Gençliğin ilk ağrılarını ve acılarını birlikte keşfetmeye çalıştığımız, el yordamıyla, kaş - göz hareketleriyle birbirimizle anlaştığımız, bazen sadece sokağından geçmenin bile yaralara iyi geldiği o kişi(leri) hatırlamak çok değerli, çok önemli. Bu belki de insan olan, insan kalan en önemli yanımız.
M.Mungan’la bitirelim yorumu :
Eylüle girdim eylüle girdim
Her ömrün bir eylülü vardır
Onca yaşadım
Şimdi bildim
Selamlar / sevgiler
İnanmıyorum.. Samanyolu öyle mi? Senede bir gün yani.. Şeyy.. Bakın lütfen kızmayın bana.. Alpay'ın
"Eylülde Gel" şarkısı da tıpkı Berkant'ın "Samanyolu" şarkısı gibi "ömür boyu sürecek" türde bir şarkı gerçekten.. Kesinlikle haklı Tomrukcan.. Tamam…. Bunu dinleyipte öğrencilik yıllarına gitmeyen, aklına o günleri getirmeyen yoktur sanırım… Bu da tamam.. Bundan sonraki çağrışımlar bende çok farklı işte.. Yazayım mı yazmayayım mı karar veremedim bir süre.. Hımm.. Samanyolu’nun bana hatırlattıklarını yazmaya karar verdim.. Ne yapabilirim bakın aynen şöyle..
Annem senede bir gün aşure yapardı.. Ne aşure ama.. Şahane mi şahane.. Okuldan gelip mutfak tezgahının üzerinde dizim dizim aşure kaselerini görünce.. Sırtımdaki çantayı fırlatır atardım yere… Ellerimi iki yana açardım.. Şarkı söylerdim aşureye… “Sen kalbimin mehtabısın güneşisin… Sen ruhumun vazgeçilmez bir eşisin.. Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek… o güzelim aşure adın var ya dudaklarımdan yıllarca düşmeyecek” Aynen böyle olurdum işte… Sonra hemen en büyük kaseyi alırdım elime.. Çökerdim mutfaktaki tabureye.. Şöyle bir koklardım aşureyi içime çeke çeke… O güzelim tarçın kokusu ve aşure içine katılan yiyeceklerin melez aroması beni kendimden geçirirdi… Off! Kaseyi karşımda şöyle bir tutardım ve derdim ki: “Ruhum senin kalbim senin ömrüm senin.. Yıllar geçse ölmeyecek bende sevgin… “ Sanki aşure de bana aşkla bakardı.. Bir kaşık aşureyi ağzıma atardım ve gözlerimi kapardım… Derdim ki: “Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek… Ey sevgili aşure… Adın ve tadın dudaklarımdan yıllarca düşmeyecek”
Of.. Bir kase aşure kesmezdi beni tabii.. İki.. Üç kase arka arkaya yerdim… Annem görürdü beni.. Çok öfkelenirdi.. Tombiş bir genç kız olmamı hiç istemezdi… Elimden alırdı kaseleri.. O kadar üzülürdüm ki... Gözyaşı dökerdim gizli gizli… Aşureye usulca derdim ki: “Uzaklara kaçıversek seninle biz.. Birgün elbet göze gelir bu sevgimiz... Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek… Adın ve tadın dudaklarımdan yıllarca düşmeyecek… Böyleydim işte..
Şimdi Samanyolu şarkısı aklıma gelince.. Of.. canım aşure istedi gene:)) Yaaaa… Böyleyken böyle.
Sevgili Hayal Kahvem
yorumlarınızı hem gülerek, hem de şaşırarak okuyorum :)) Sahi siz nerdeyse tarihe mal olmuş bu şarkıları dinlerken "kıvırcık salata" ve "aşure" mi düşünüyorsunuz? Pes doğrusu :)
Acaba, "ham meyvayı kopardılar dalından" veya "ankarada yedim taze meyvayı" şarkılarını dinlerken aklınıza neler geliyordur :))) Şöyle iyi kızarmış bir biftek mi, ya da ne bileyim gelin pilavı felan mı :))
Selamlar/Sevgiler...
Hayal kahvem' in yazdıklarını okuyunca; karşımda bir gurme var zannediyorum. Kendisi en romantik şarkıları aşure ve kıvırcık salatayı hayal ederek dinliyormuş.
Değişik bir bakış açısı bravo doğrusu. Benim işim olmaz yemekle; ben şarkılarda romantizme devam edeceğim:))
selam,
Eylül ün böyle yorumlanacağı hiç aklıma gelmezdi.Ben eylül deyince sarı yapraklar ile hüzünlü havaları anlarım.
Bir de çocukluğumuzda söylediğimiz
"eylüle yoktur sözüm, getirir incir üzüm" çocuk şarkısını..
maral atmaca
Not: Bayağıdır, işlerimin çokluğundan dolayı eski yazılarınıza yorum yazamadım ama sizi takip ediyorum, ve daha önce yazdığınız yarım kalan öykülerin devamını da bekliyorum
Sevgili Maral Atmaca,
Ben de sizi takip etmek istiyorum. Bir blogunuz var mı acaba?
selamlar.
Merhaba,
Beni takip etmek istiyorsunuz ama benim blogum yokki.Söylemesi ayıp ama ben bu sanal alemin yabancısı sayılırım.Bir mail adresim var ancak onu idare ediyorum.Ama bu alemi iyice öğrenir de bir blog kurarsam size haber vereceğim, söz.
selamlar... Maral
Merhaba aylardan şubat,beni takip etmek istediğinizi sözlemişsiniz,Benim sizin gibi bir blogum olmadığı gibi o kadar güzel şeyler yazacak kadar bilgim ve yeteneğim yok.Zaten sanal alemin acemisiyim.Bir mailim var ancak onu idare ediyorum.internete de her zaman giremiyorum.Fakat bir blogum olursa önce size haber vereceğim.
Sevgilerimle...
Maral
Yorum Gönder